Ana içeriğe geç

Ailece Yemek Yemenin Çocuğun Gelişimine Katkıları

Nurhayat Ulualan
Nurhayat Ulualan

Sosyal Hizmet Uzmanı

13 Ekim 2025
Ailece Yemek Yemenin Çocuğun Gelişimine Katkıları

Birçoğumuz en unutulmaz anılarımızın aslında hayatımızın en sıradan olan zamanlarında olduğunu görürüz. Sokakta top oynarken annelerimizin yaptığı ekmek arası domatesi sanki sofradaymışçasına arkadaşlarımızla yiyişimizde, sofraya oturduğumuzdaki buharı üstünde bir tabak çorbada ya da ninelerimizin “Biraz da bundan ye aç kalma bakayım!” diyerek tabağımıza eklediği o son lokma yemekte, bazen de tek başına yorgun argın işten dönen ebeveynlerin elindekileri hızlıca bırakıp çocuklarının karşısına oturmasıyla başlar. Çocuklar böyle bir durumda yalnızca yemek yemezler. Yanında biri olduğunu ve var olduğunu hissederler. Böylelikle hayatının en sağlam temellerini atmaya başlamış olurlar. Sofralar, evin kalbinin attığı yerdir. Kimi evlerde kalabalık kahkahalarla dolu uzun masalar kurulur. Masanın bir ucunda ninelerin, dedelerin öğütleri; diğer ucunda kardeşlerin kıkırdamaları vardır. Kimi evlerde ise küçücük bir mutfak masasının etrafında yalnızca iki kişi oturur; anne ve çocuk ya da baba ve çocuk… Ama fark etmez, mesele masanın etrafında kaç kişi olduğu değildir. Önemli olan, o masanın çocuğa hissettirdiğidir. Çünkü bir çocuk için yanında biri vardır: göz göze geldiğinde güven veren, bir lokmasını paylaştığında sevgisini gösteren, “nasıl geçti günün?” diye sorarak ona kendini değerli hissettiren. Aynı sofrada, aynı masada yemek yemek çocuğunuzla aranızda görünmez bir bağ oluşturur. Artık sessiz bir diliniz vardır. Hiçbir şey söylemeseniz bile “ben buradayım ve seninleyim.” mesajını verirsiniz. Ailesiyle düzenli yemek yiyen çocukların daha öz güvenli olduklarını, iletişim becerilerinin daha sağlam olduğunu, sağlıklı ve sürdürülebilir beslenme alışkanlıklarına sahip olduklarını yapılan birçok araştırma bize gösteriyor. Aslına bakarsak bizim bu bilgilere sahip olmak için verileri bilmemize gerek yok. Hepimiz, çocukken sofrada hissettiğimiz güvenin izlerini kendi içimize baktığımızda görebiliriz. Sofralar, çocuğunuzun dünyasında sadece karın doyurulan bir yer değil, aynı zamanda hayata dair bir şeyler öğrenme alanlarından biridir. Orada sabrı öğrenir; çünkü söz sırasını beklemesi gerekir. Paylaşmayı öğrenir; çünkü son kalan lokmayı kardeşine vermek bazen en güzel seçimdir. Kendini ifade etmeyi öğrenir; çünkü gününün nasıl geçtiğini anlatmak, küçük kalbinin duygularını kelimelere dökmeyi kolaylaştırır. Ve belki de en önemlisi, sevginin en sade hâlini öğrenir; çünkü kendisine ayrılan bir tabak yemek, onun için “beni önemsiyorlar” anlamına gelir. Elbette sofralar yalnızca duygusal değil, somut katkılar da sağlar. Ailesiyle yemek yiyen çocuk, yemekle sağlıklı bir bağ kurar. Abur cuburun cazibesinden çok, evin içinde paylaşılan sıcak yemeğin huzurunu seçer. Yemek, sadece karın doyurmak değil; paylaşmak, tadını almak, şükran duymak demektir. Böylece beslenme, ilerleyen yaşlarda da sağlıklı alışkanlıkların temelini oluşturur. Ve sofraların bir diğer büyüsü de rutindir. Çocukların hayatında düzenin ve öngörülebilirliğin ne kadar kıymetli olduğunu bilmeyiz çoğu zaman. Ama her gün aynı saatte masanın kurulacağını, bir tabak çorbanın mutlaka önüne geleceğini bilmek, dünyadaki belirsizliklerin ortasında güçlü bir güven duygusu verir. İster kalabalık bir aile olsun, ister yalnızca tek ebeveyn ve çocuk… O masa, günün sonunda çocuğun sığınabileceği limandır. Belki hepimizin çocukluğunda sofralara dair küçük anıları vardır. Çorbanın sıcacık buharında kaybolan kahkahalar, ekmeğin en güzel parçası için kardeşle kavga etmek, annenin tabağına gizlice biraz daha pilav koyması, babanın “afiyet olsun” derken gözlerinden taşan sevgisi… Ya da tek başına bile olsa, yanında oturan bir ebeveynin sessizliği paylaştığı anlar. Bunların her biri çocuğun zihninde unutulmaz bir hatıra olarak kalır. Yıllar geçer, çocuklar büyür, kendi hayatlarını kurarlar. Belki kalabalık bir aile sofrasında, belki küçük bir mutfakta, belki de sadece kendi çocuğuyla yan yana… Ama geçmişten taşıdığı o duygu değişmez: güven, sevgi ve paylaşım. Çünkü sofralar sadece karınları doyurmaz; kalplere dokunur, anıları saklar, nesilden nesile duyguları taşır. Ve bir gün, fark etmeden bir bakarsınız... O eski sofralarda kurulan hayaller, bugün sizin sofranızda hayat bulmuş. Belki de bu yüzden, en kıymetli anılarımız hep o eski sofralarda saklıdır. Sevgiyle yoğrulmuş, özlemle hatırlanan, kalbimizin en derin yerinde yaşayan.